Quantcast
Channel: Nurdan'ın Yeri
Viewing all 189 articles
Browse latest View live

Clipped Haired Prince - Kırpık Saçlı Prens

$
0
0

Good Morning :))
Today, I am sharing first progress of my new project!

Here is the answer of  the question which I've asked in my previous post! 
 Efekan

I am following a number of blogs. 
One of these blogs belongs to  Efekan' s Mother
A couple posts ago, she published Efekan's declaration about killing a mice.

 According to his mother, this declaration idea has come up his mind after realizing the usage purpose of rat poison.
  "Once, we had seen a rat poison at one market's shelf. 
He got very angry with its usage purpose" 
she wrote in the related post. 

After a while, Efekan has prepared over-mentioned declaration and wanted to hang it on all the walls! 
In his declaration, he says;
 " A mice is not created to be killed by human being. It has also right to live and eat!" 
15th of July, 2012, 21:35

Honestly, I am sometimes getting despaired about the next generation! Because most of the young people do not care about anything except technology, chatting, drugs, sex, fashion etc.
But such surprising approaches make me full of hope for the future again!

That is why, I'd like to underline the real moral values with Efekan's Declaration!

I hope, you like the new project and its inspiration! 
Günaydınlar,

Fazla zaman geçirmeden yeni projenin ilk gelişimini sizlerle paylaşmak istedim.
Hem bu projeye ilham olan konuyu hem hikayenin başlangıcını da paylaşmak maksadım var.
Efekan, severek izlemeye aldığım "ornitorenk handmade" blogunun sahibi sevgili Gonca' nın oğlu. Onunla hiç yüzyüze gelmedik ama annesinin onunla ilgili bir postu tüm bu hikayeye ve işe ilham kaynağı oldu.

Postun adı "Fareleri Öldürmeme Notu" idi. 
Çoğu kez "nereye gidiyor bu zamane çocukları?" diyerek hayıflandığım oluyor.
Kendi çocuğum yok ama yeğenlerim bile zaman zaman bu duyguyu yaratmıştır.
Uzatmayayım; bu notu gördüğümde kafamda şimşek çaktı ve gerçekten ruhum aydınlandı.
 O aydınlıkla başlayan işi ve hikayesini de aşağıda sizlerle üleşiyorum böylece. 
Dilerim benim kadar siz de keyif alırsınız :)

Free Patterns - Şablonlar




"Kırpık Saçlı Prens"

Çok eski zamanların birinde; zirveleri yaz kış karlarla kaplı heybetli dağların arasında, bereketli ovaların üzerinde yükselen bir küçük bir krallık vardı.

Yılın çoğu zamanında kardan geçit vermez dağ yolları nedeniyle; diğer ülkeler ve krallıklarla bağlantısı az olan bu küçük ülkenin insanları; sahip olduklarının kıymetini bilir ve mutlu, mesut yaşarlardı.

Bu durum, taa ki herkesin çok sevdiği iyi ve cesur kralları ölüne kadar sürüp gitti.

*-*
Bu küçük ve saklı ülkenin cesur kralı; en çok sevdiği hobisi olan "dağ keçisi" avına çıktığı bir sefer; devasa boynuzları olan iri bir erkek keçinin ardınca giderken, atının ayağının kaymasıyla birlikte uçuruma yuvarlanmış ve ölmüştü.

Bu, hiç kimsenin beklemediği vakitsiz bir ölümdü.

Kralın tek oğlu henüz 14 yaşındaydı ve tahta geçmeye hazır değildi. Ancak başka aday olmadığından, cenazenin defnedildiği gün kraliyet tacını giydi.

Ülke halkı o günden sonra gelmiş geçmiş en despot kralıyla başbaşa kalmıştı artık...
"Devam edecek"

Progress - Kırpık Saçlı Prens' in Seyir Defteri

$
0
0


He is charming isn't he?

General  appearance

While working on his body!


I am pretty satisfied by its general appearance so far!
I think, "light and shadow's effect" on his costume is seeming more realistic than the other postcards's characters,  I've stitched!
Do you agree?

A confess;
Due to the lack of time, I am writing its story in Turkish only! Sorry for this !

Today, additionally, I am sharing one free Spring pattern as well!

Last sentences; 
"A warm welcome" to the new readers of this humble blog!
Thank you for all sweet, heartening and supportive comments from you too!

With love! 

A Free Pattern - Bahar Şablonu


Merhabalar,

Fazla ara vermeden bu işin ilerlemesini sizlerle paylaşmak istedim.
Bu defa gölge ve ışık oyunlarında daha fazla detaya girebilme denemesi yapıyorum. 
Bana göre başarılı gibi. Siz ne dersiniz?

Blogu yeni izlemeye alan izleyicilerine hoşgeldiniz deyip; uzatmadan hikaye ile sizi başbaşa bırakayım.

Sevgiyle kalın!


KIRPIK SAÇLI PRENS II

Ülkenin despot kralı; aslında daha doğar doğmaz, dadıların elinde büyümüş olan; kendini hatırladığı zamanlardan itibaren ebeveynlerini sadece akşam yatmadan evvel; "iyi geceler" dediği zamanlarda görebilen sevgi yoksunu bir çocuktu.

Kraliyet çıkarları gereği; yakın akraba ilişkileri içindeki anne ve babasının, evliliğinden olan çocuklar içinde yegane o hayatta kalabilmişti. Ancak yakın akraba evliliğinden gelen bozuk genetik miras; çok sayıda tedavisi neredeyse imkansız olan hastalıkları da taşımıştı hayatına.

Örneğin kanı pıhtılaşmadığı için küçük bir kesik dahi hayatı tehlike yaratabilmekteydi. Bünyesi son derece alerjikti ve bu nedenle amansız bir astım hastalığı vardı. Çocukluğundan beri  nefes alamayıp öleceği korkusunu pompalayan, korkunç astım krizleriyle boğuşmaktaydı.

Bahar ve yaz ayları kaşıntı, kızarıklık, burun akıntıları ve nefessiz kalacağı yoğunluktaki krizlere neden olan toz ve çiçek polenleri; kışın son derece kırılgan yapısı nedeniyle soğuktan üşütüp hastalanmaması için sarayın odalarında, adeta kafes içinde büyümüştü.

Kralın yaşayan tek evladı ve tahtın tek varisi olduğu için her an üstüne düşen, titizlenen dadılar, hizmetçiler arasında geçen çocukluğu ve ergenliği sırasında edindiği korkular da hayatını kabusa çevirmişti.

Prens; sevgisizlik, hastalıklar ve korku üçgeni içinde 14 yaşına basmıştı artık.

Etrafında pervane olan onca dadı, hizmetçi ve insana rağmen, anne ve babasından göremediği sevgi ve yoksunluk duygusu; üzerine bir de hayatını cehenneme çeviren hastalıklar ve esiri olduğu korkular; kişiliği üzerinde doğal olarak çok olumsuz bir etki yaratmıştı.

Bu nedenle çok erken yaşta devraldığı tahtın sorumlulukları onun omuzuna fazla gelmiş; kişiliğinde gelişmeyen sevgi ve anlayış eksikliğine Kral olduktan sonra edindiği öldürülme korkusu da eklenince; ülkenin görüp görebileceği en despot kralı oluvermişti.

Özellikle üzerinden hiç atamadığı öldürülme korkusu; onun nefes alan, yürüyen, sürünen, konuşan her canlıyı ve herkesi düşman görmesine; bu nedenle tarihte eşi benzeri olmayan kararlara imza atmasına neden olmuştu. 

Zehirleyecekler korkusundan yemek yiyememesi nedeniyle korkunç derecede zayıftı ve fiziki yapısı, sürekli bir sinirlilik hali geliştirmesi üzerindeki en önemli etkendi.

Yıllar içinde despotluğu iyiden iyiye artmış; babasından miras aldığı bu güzel yeşil ülke; giderek kabus gibi bir yere dönüşmüştü. Ülke halkı için yaşamanın tahammül edilmez hale geldiği bu zaman diliminde, zalim krallarında olabildiğince uzaklara kaçmaya karar verdikleri için ülke sokaklarında her geçen gün daha az insan görülür olmuştu.
*-*
İşte; sonradan adı unutulup sadece lakabı ile çağrılacak olan oğlan çocuğu, böyle bir iklimde dünyaya geldi.

İlk doğduğu anda, anne ve babasını çok şaşırtan, kırpılmış fırça gibi dimdik sarı saçları onun ömrünce taşıyacağı lakabına vesile olmuştu.  "Albert" olan asıl adı bir zaman sonra unutulmuş herkes onu " Kırpık" olarak çağırmaya başlamıştı.

Ülke üzerine sinen korku duygusuna  inat; sürekli kahkaha atan, merak ve sevgi dolu bir çocuk olarak büyüyüp gelişiyordu.....

(Devam edecek)



Belle and Reflections / Belle ve Yansımalar

$
0
0

Meet "Belle"
The little princess of the King
*-*
Küçük prenses "Belle" ile tanışın
 
Dear All,
Today,  I am sharing with you the recent progress of the project!
It is not a great progress on Belle, but I'd like to introduce her to you as it is!

As, I am working on such theme; I've wanted to search about wealth and nobility's reflection within cross stitch. In my research, I've impressed what I found from the sites and, therefore wanted to share some of them with you too!
Hope enjoy the charts and patterns!

Have a fruitful week!


"Wealth and Nobility themes" within cross stitch
"Zenginlik ve Asaletin" Etamine Yansımaları

1

2

3

4
"for 1,2,3,4"
Fleur D' Lis
Topaz and gold
Jeweled Frogs - Emerald pattern
Ruby Brooch 

Merhabalar,
Yeni ve koşuşturmalı bir haftaya başlamadan evvel; üzerinde ne yazık ki fazla çalışamadığım kartpostalın mevcut durumunu paylaşmak ve sizi "Belle" ile tanıştırmak istedim.

"Belle" hikayedeki despot kralın biricik küçük prensesi ve geçirdiği kazadan sonra artık çocuğu olamayacak kralın yerine tahtın tek varisi....
Ama,
babasına inat; yüzü gibi yüreği de güzel bir prenses o!
*-*

Belle henüz tamamlanmadığı için hikayeyi bugün  yazmayacağım. 
Ertesi güne ve haftaya hazırlığın yapıldığı bu Pazar akşamı, vaktinizi de çok alma niyetim yok.

Bu nedenle bu kartpostalın mevcut görüntüsüne, bazı şablonlar eşlik etsin istedim.
Bu aralar fazlaca prens, prenses ve kral kelimeleri dökülüyor klavyemden. "Madem bu kadar asaletin içindeyim; benim hobi alanım içinde asaletin ne tür yansımaları var?" Diyerek araştırdığımda karşıma çıkanların bir kısmı yukarıda paylaştıklarım. 

İçlerinden bazılarını çok beğendim; hatta kıskandım da! 
Ama bu kıskançlık motive edici türden. Yani başkasına zararsız, bana da yararlı!

Uzatmadan hepinize verimli ve iyi haberlerle dolu bir hafta dilerim.
Gün içinde gezemediğim blogları gezmeye gitmek üzere şimdilik izninizle!


Nursun' un Hatırlatması Üzerine
NotreDame' ın Kamburu Müzikalinden

"Belle"
http://www.youtube.com/watch?v=23EIjQ4Nxnw

Belle

$
0
0


Belle has completed! 
Belle nihayet tamamlandı. 
Artık Kırpık Saçlı Prens' de tamamlanabilecek.


Recent look! 
Mevcut görünüşü böyle

I've found this postcard from here
Bu kartpostalı buradan buldum.



I hope you like Belle as much as I like!
*-*

So, both main characters are almost completed!
I' am planning to add some small details but it'll be more plain/simple than the other postcards for sure!
Wishing you all a happy Easter!

With love!

Bu kartpostalın ana figürleri gördüğünüz üzere yavaş yavaş tamamlanmaya başladı.
Kırpık' ın da elbise detayları bittiğinde; karpostal üzerinde benim kendi rötuşlarım başlayacak.
Aslında fazlaca detay eklemeyi düşünmüyorum. 

Uzatmayayım, hikayenin aşağıda.
Umarım keyifle okunur ( itirazlar gelecek muhtemelen yine ) 
Hepinize güzel bir gün olsun.

Sevgiler

*-*
KIRPIK SAÇLI PRENS III

"Belle"
*-*
Daha doğduğu gün annesini kaybetmişti. 
*-*
Despot kral, ülkenin askeri ve ekonomik güvencesini temin etmek ve konumunu güçlendirmek üzere, çok sayıda ülkeyle temasa geçmişti. Ancak kötü şöhreti o kadar yayılmıştı ki politik gerekçeler ne kadar güçlü olursa olsun; evlenme çağına gelen Krala, komşu krallıklardan dahil olmak üzere hiç bir ülkenin prensesi eş olmaya yanaşmamıştı.

Oldukça uzun zaman kendisine eş olması ve tahta varis doğurması için soylu bir gelin bulamayan Kral, yatışmayan sinirini tebaasından çıkarmaya, akla hayale gelmez fermanlar çıkararak, insanlar dahil yaşayan her canlının hayatını tehlikeye sokmaya başlamıştı.

Örneğin, zehirli oldukları için ülkede yetişen tüm mantarların toplanıp imha edilmesi için ferman yayınlamıştı. Eğer ülke sınırları dahilinde mantar yetiştiği görülürse, o mantar derhal imha edilecek; arazisinde mantar yetişmesine göz yumanın da başı kesilecekti.

Bir diğer fermanı; astım krizlerine neden olduğu bilinen herşeyin ya ülke sınırları dışına çıkarılması ya da itlaf edilmesi hakkındaydı.

Kısa süre içinde ükeden kedi ve köpekler ya öldürüldü ya da ormanın içine terkedildi.
Kavak ağaçları ve akağaçlar kesildiler.

Ancak kedilerin yok olmasını fırsat bile fareler ülkenin dört bir yanındaki evleri, ambarları, kilerleri basınca; bu defa da ambarlara,kilerlere dadanan tüm hayvanların öldürülmesi için emir vermişti.

Ülkede yaşayan tüm kemirgenler kısa sürede öldürülmüştü öldürülmesine ya kral daha rahat nefes almaya fırsat bulamadan; kemirgenlerle beslenen hayvanlar aç kaldıkları için kümeslerdeki hayvanlara hatta insanlara saldıramaya başlamışlardı. 

Olaylar o derece çığrından çıkmıştı ki Kral çareyi ülkede uçan, yürüyen, sürünen, yeraltında yaşayan ne kadar hayvan varsa hepsinin öldürülmesine dair ferman yazmakta buldu.

Tüm bu gelişmelerden sonra bir müddet rahat etti Despot Kral, ancak bir süre sonra başka başka tuhaf olaylar birbiri ardına gelişmeye başladı.

Önce ağaçlar çiçeklendikleri halde meyve vermez oldular. Meyve vermeyince tohumların arkası kesildi; ağaçlar yaşlanırken hiç yeni bir fidan yetişmez oldu. Sonra artık çiçekler açmaz oldu. 
İlk yıl açan çiçekleri dölleyecek arı, sinek, kelebek vs. olmayınca çiçekler döllenememiş meyveye duramamışlardı. Meyve ve sebze yetişmeyince görünmedik ölçüde kıtlık başladı.

Yiyecek herşey ülke dışında getirilmeye başlandığında zaten yoksul olan halkın beli daha da bükülmüştü.  Bu durum her gün daha kötüye giderken, halk tarım ve hayvancılık bittiği için açlık ve yoksulluğun esiri olmuş, çareyi ülkeyi terketmekte bulmuştu çoğu...

Ülkenin yaşlılar konseyi, Kralın bu tükenmez hırsını, despotluğunu ve zulmünü hiç olmazsa dizginlemek için aklı başında asil bir genç kızla evlendirmenin iyi bir çözüm olduğuna dair fikir birliğine vardılar.  Neticede Kralı hem güzelliği hem de aklıyla etkileyebilecek tek bir aday bulabildiler. 
Belle' nin annesi!
Genç kız, krala sadakat yemini eden şövalyelerden birinin en büyük kızıydı. 
Güzelliği, merhameti ve sadeliği ile hemen herkesin dikkatini çekmekteydi.

Kendisine yapılan çaresiz teklifi, ülkenin selameti ve insanların biraz da olsa nefes almaları için kabul etti. Halkı için yaptığı bu fedakarlık nedeniyle herkes tarafından çok sevildi.
*-*
Kral; yüzü ve kalbi çok güzel olan Kraliçe ile kısa süren evliliklerinde çok mutlu olmuştu.
Mutluluğu, verdiği kararlara olumlu yansımış ama ne yazık ki bu mutluluğu bir yıldan az sürmüştü.
Kraliçe daha küçük kızını kucağına alamadan doğum sırasında hayata gözlerini kapatmıştı.
*-*

Kral, karısının kaybından sonra giderek daha çok hırçınlaşmış ve daha fazla içine kapanmıştı.
Uzun zaman içinde taşıdığı ölüm korkusu yeniden depreşmiş; karısını doktor ve ebelerin öldürdüğüne inandığı için hepsinin hayatını sona erdirmişti.
Sonrasında saraydan içeriye bundan böyle tek bir doktorun dahi adım atmasını yasaklamıştı.
*-*

Belle bu şartlarda büyüyüp yetişti.
Annesi öldüğünde, ona süt vermesi için tutulan süt annesinin şevkat ve ihtimamı ile bebekliğini geride bıraktı. 
Annesi  gibi bağlandığı bu kadının hayatından çıkmaması için Krala yalvarmış ve nihayetinde süt annesini ve tüm ailesini sarayda yaşamaları için Kralın onayını almıştı.
*-*

Belle' nin süt annesi- kırpık saçlı Albert' in de annesiydi.

Belle ve Kırpık küçük yaşlarından itibaren arkadaş oldular ve birlikte büyümeye başladılar.
Küçük çocukların kahkahaları sarayın yıllar yılı çocuk kahkahası çarpmamış asık yüzlü duvarlarında çınlamaya başlamıştı artık....

(Devam edecek......)

Lithochromatic - Rengarenk (Hikaye devam eder)

$
0
0

I've found this from here burada buldum.

I've found this from here burada buldum.
I've found this from here burada buldum.

I've found this from here burada buldum.

I've found this from here burada buldum.

I've found this  from here burada buldum.


I've found them from here burada buldum. 

I've found this  from here burada buldum.

I've found this  from here burada buldum.


I've found this from here  burada buldum.

I've found  it from here burada buldum. 



 I've found them from here burada buldum.

This one is from me, bunu sandıktan çıkardım.



Well; there is no significant progress on my work still; therefore, I've decided to share some other's works with you, which I' ve found them beautiful!
Hope you enjoy!

I am wishing a fruitful, colourful and lovely week to you all!

Happy stitching!

Merhabalar,

Umarım iyi bir Pazar günü geçirmişsinizdir, geçiriyorsunuzdur...

Ben bu aralar koşuşturmaktan, elime etamini alabilmiş değilim. 
Dolayısıyla gösterilebilecek kayda değer bir ilerleme yok işimde ama hikaye de ilerlemeli!
O nedenle, hem internette gezinirken renkleri, desenleri ve görünüşleri hoşuma gidipte sakladığım bazı işleri paylaşayım hem de hikaye gelişsin istedim.

Umarım yukarıda paylaştığım renkleri ve desenleri siz de seversiniz.

Hepinize sağlıklı, huzurlu, başarı ve bereket dolu bir hafta dilerim.

Sevgilerimle,

İlginç bulacaksınız eminim :)




Kırpık Saçlı Prens IV

Kırpık saçlı Albert, Prenses Belle ile olan arkadaşlıkları sayesinde sarayın sunduğu imkanlarından daha fazla faydalanıyordu artık.

Örneğin, Belle' nin eğitiminde ona eşlik etmeye başlamıştı.
Dil bilgisi, Latince, tarih, coğrafya, fen bilimleri, astronomi ortak aldıkları derslerdendi.
Sarayın geniş kütüphanesi kullanımına açıktı ayrıca.

İki küçük çocuk at binmeyi de beraber öğrenmişlerdi.
Prenses piyano ve arp eğitimi alırken; Albert,  Belle'in büyükbabasının isteğiyle ; Şövalye' lerin eğitim kışlasına 7 yaşından itibaren kabul edilmişti.
Büyük bir kılıç kullanma ustası olan Belle' in büyükbabası; Albert' in eğitimi ile bizzat ilgilenmekte; savaş aletlerini kullanmakta gösterdiği beceri nedeniyle de Albert' e özel bir sevgi beslemekteydi.

Yıllar birbiri ardınca akıp giderken; sarayın dışandaki halk zorluk içinde yaşamakta; çocuklar olan bitenden habersiz huzur içinde büyümeye devam etmekteydiler.
*-*
Yıllar yılları kovaladı ve Kırpık Saçlı Albert 15, Prenses Belle 13 yaşına ulaştılar.
*-*
Albert, Şövalyelik eğitiminin neredeyse sonuna gelmek üzereydi ve savaş aletlerini kullanmakta parmakla gösterilen bir şövalye adayıydı artık.

Belle ise annesinin tüm güzel huylarını ve güzelliğini üzerinde taşıyan; ilerde çok akıllı ve yetenekli bir kraliçe olacağının tüm işaretlerini taşıyan bir Prenses' e dönüşmüştü.
*-*
Oysa, Prensesin 14 yaşına basacağı gün yaşanacaklar hem krallığın kaderini hem de çocukların hayatını sonsuza kadar değiştirecekti.
   *-*
"Belle' nin Doğum Günü"

Belle' in veliaht prenses tacını takacağı 14. doğum günü şerefine büyük bir şölen düzenlenmişti.
Bu özel gün; kral babasına rağmen halkın çok sevdiği prenseslerine hediye vermeleri için isteyen herkesin katılacağı büyüklükte bir şölene de evsahipliği yapacaktı.

Sarayın göz alabildiğine uzanan devasa bahçesi ve bahçedeki büyük gölün kenarları, günlerce süren hazırlıklarla süslenmiş; sarayın kilerindeki hemen herşey doğum gününe katılacak olanların yemesi için hazırlanmıştı.

O akşam üzeri hazırlıkların nasıl gittiğini görmek isteyen Belle ve Albert, en mutfaktaki hazırlıklara da göz attıktan sonra; ertesi günü yapılacak olan şölen ve gelecek hediyelerden heyecanla bahserek Belle' nin oda kapısına kadar gelmişlerdi.

"Sabah erkenden kalkacağız; o nedenle ben erken yatacağım" dedi Belle.
"Heyecandan uyku tutmaz beni ama yarın yorulacağım o nedenle ne kadar dinlenebilirsem o kadar iyi olur. İyi geceler Albert" diye de ekledi.

"İyi geceler Belle, güzel rüyalar görmeni dilerim" dedi Albert.  
İçinde birden bire garip bir his ve bir sıkıntı uyanmıştı.

Belle, kapısını kapatmadan " Albert, yarın sabah ilk olarak senin hediyeni almak istiyorum; kalkınca hemen benim odama gelir misin lütfen?" diye seslendi.

"Olur Prensesim gelirim" dedi Albert; içindeki sıkıntı hissi giderek daha çok güçlenmişti.
*-* 
Ertesi sabah, daha gün ışımadan kalktı Albert.
Belle' ye hediye etmek için sarayda yetişen en güzel gülü aramamak üzere hızlı adımlarla gül bahçesine yöneldi.  
Gün ışımadan ve güller güneşi görüp de yapraklarını tam açmadan, 
en güzel hallerindeyken henüz, bir tanesini Prenses için kopartmayı planlıyordu.

Sarayın gül bahçesi, Belle' nin odasının tam altındaydı. 
Prenses, çok sevdiği güllerin kokularını duyabilsin diye, birkaç yıl önce Kralın emriyle oraya taşımışlardı güllerin tamamını.

Ülkede hiçbir bitki, ağaç çiçek açmaz iken sadece sarayın gül bahçesinde yetişen bu güller açardı.
Onların nasıl açtığını, açabildiğini de bilen çıkmamıştı henüz.
O nedenle bu gül bahçesi, krallığın yegane güzelliğiydi, kraliyetin mucizesiydi. 

Albert, gül bahçesine geldiğinde; Belle' nin en sevdiği pembe güllerin yetiştiği tarafa doğru yöneldi. Birbirinden güzel pembe gül goncaları arasında en güzeli olduğuna kanaat getirdiği birine yönelip koparttığı anda; önce gözleri kör eden bir ışığın aniden belirdiğini ve Belle' nin odasına girdiğini gördü. 
Işığın ardından kulakları sağır eden bir gürültü ve uğultu duydu.

Kulakları sağır eden bu gürültüyle beraber tüm saray ahalisi yerlerinden fırlamış; telaşla gürültünün nereden geldiğini ve neden kaynaklandığını aramaya başlamışlardı.

Albert soluk soluğa Belle' in odasına vardığında, kral dahil pekçok kişinin kapısıyı açmaya uğraştıklarını gördü. Dakikalar boyunca kapıyı açmaya uğraşsalar da açamadılar. 
Kapı adeta bir demir yığınına dönmüştü. Ne kırabildiler ne de açabildiler.
Kral balkon kapısının kırılarak kızının odasına girilmesi talimatını verdi.

Balkona tırmanmak üzere gönderdiği adamlardan biri soluk soluğa geri döndü ve 
"Kral' ım" dedi. " Gül bahçesi yok artık onun yerine gökyüzüne kadar uzanan taştan bir duvar var. Ne bir kapı ne de pencere görünüyor. 
Prenses' imizin odasına balkondan girmek artık imkansız"
*-*
Albert, bahçeden koparıp getirdiği pembe güle bakarak adeta haykırdı!
"Prenses' e birşey olmadı; o yaşıyor; yoksa bu gül de taş olurdu"

(Devam edecek...)

A Finish (Albert - Belle) / (Kırpık Saçlı Prens) Final

$
0
0


My sixth postcard into cross stitch has completed!
Etaminde 6. kartpostalımda bitti ...

Background stitching has taken more time than the figures!
Çocukları işlemekten ziyade arka planı işlemek uzun sürdü!

But I am  happy with the result!
Ama sonuçtan memnunum.

6th Postcard - 6. Kartpostal


Clipped Haired Prince /Kırpık Saçlı Prens
Albert - Belle
width and length / Eni ve boyu
 30 cm x 40 cm

Started : 15 March 2013 :Başlangıç Tarihi
Finished : 07 April 2013 :Bitiş Tarihi


Dear All,
I'd like to thank your sweet comments you left and a warm welcome to the new readers of this humble blog. I hope, you' ll enjoy during your visits over here!

I also hope you like my 6th postcard as much as I like!

Wish you a wonderful Sunday and a great week! 
With love!

Merhabalar,

Kartpostalda hayata geçirmeye çalıştığım 6. işi de bitirdim. Sonuç beni mutlu etti. Umarım benim kadar siz de seversiniz.

Bu arada blogu izlemeye alan yeni okuyucularına da hoşgeldiniz demek isterim. Bu blogun ve sahibinin izlediği yol; umarım ona refakat ederken sizleri de memnun eder; keyif alırsınız.

Sözü çok uzatmak istemiyorum. "Kırpık Saçlı Prens' in hikayesi aşağıda.

Dilerim iyi ve güzel gelişmelere şahit olacağımız bir hafta olsun!

Sevgilerimle

KIRPIK SAÇLI PRENS ( FİNAL)

Albert' in elinde tuttuğu güle bakarak " Belle yaşıyor" dediği an, gül goncasının yaprakları birer birer açılmaya başladı.

Orada bulunan herkes, korku ve heyecanla birbirine sokularak gülün Kırpık' ın elinde açılmasını izliyordu. Kral, elini belindeki kılıca atmıştı. 
Kırpık midesini boğazında hissedecek kadar vücudunu ele geçiren korku dalgasını yenmeye çabalıyordu.

Orada bulunanlar için sanki saatler geçmiş kadar uzun gelen, ama aslında birkaç saniye süren değişim sonrasında, gül şekli değiştirerek Belle' nin ölmüş annesine, eski Kraliçe' ye dönüşmüştü.

Pembe parlak bir ışıkla çevrelenmiş, uçucu ama elle tutulacak kadar da somut bir halde karısını karşısında gören kralın yüzü kireç gibi oldu. 
Zorlukla "Kraliçem" diyebildi. "Bu sizsiniz..."

"Gelişim sizi sevindirmesin Kral' ım" dedi ölmüş kraliçe.
 Sesi ta uzaklardan, rüzgara karışmışçasına fısıltı ile geliyordu. 
"Kızımın ve bu ülkenin geleceği için buradayım"

Eski Kraliçe; despot krala bakarak sözlerini sürdürdü.

"Bu dünyada ve kainatta en önemli şey yaşamdır ve yaşamı korumaktır"
"Kainat, her formdaki yaşam enerjileri ile varlığını sürdürmektedir ve yaratılan herşey bu devamlılığı sağlamak için vardır" 

" Siz verdiğiniz kararlarla, kainat için en önemli unsuru - hayatı- yok etmeyi; kendinizi korumak, egonuzu beslemek için geçer yol saydınız. Böylece, başta kendiniz olmak üzere tabiatı tahrip ettiniz. Sona erdirdiğiniz her bir hayat, kainatta var olması gereken bir unsuru da yok etti.
Çünkü tüm yaratılmışlar, görünmez bağlarla birbirine bağlıdır. Birine yapılan kötülük, suya atılan taşların yarattığı dalgalar gibi, büyüyerek ve pek çok şeyi içine alarak çoğalır.
 Kötülüğün tek amacı ise hayatı yok etmektir"

"Ancak, kainatta, korkularından beslenen ve egosu yüksek herşey eninde sonunda kendini yok etmeye mahkumdur. Bu da başka bir yaradılış kanunudur."

"Size korkularınızı yenmeniz ve olgunlaşmanız için farklı zamanlarda verilen şansları kullanamadınız. Hem insanları hem de çevrenizdeki herşeyi yok etmekten vazgeçmediniz.
Varlığınız ve kararlarınız çok olumsuz sonuçlar verdi, veriyor. O nedenle, bu gelişmelere bağlı olarak, siz, kendi yaşamınızı da kendi ellerinizle yok ettiniz" 

Kraliçenin pembe görüntüsü silikleşmeye başlıyordu.
"Vaktim azalıyor" dedi kraliçe.
 " Kızımız şimdi sizin yaptığınız hataların, kötülüklerin bedeli olarak tutsak" diye devam etti.
"Onu tutsak alan duvar aslında sizin sona erdirdiğiniz her bir yaşam ve aldığınız her bir yanlış kararla tuğla tuğla meydana getirdiğiniz; mutlak iyilik ile aranızdaki aşılmaz duvardır. Bu duvarı, sizin verdiğiniz yanlış kararları düzelterek yaşamı yeniden yeşertecek, cesur, adil ve yüreği merhametle yoğrulmuş bir kralın kararları ve kararlılığı yıkacaktır" dedi ve ekledi.

"O Kral şimdi aranızda duruyor".
 "O, daha henüz çocukken, yüreğinde yeşeren merhamet duygusunu, sevgi ve iyiliği geliştirdi. Onu ileride çok büyük başarılara taşıyacak bilgi ve becerilere burada, bu sarayda sahip oldu.
Çok belirgindir ki o sizden çok daha fazla sevilen, basiretli bir kral olacaktır."

"Kırpık Saçlı Albert" diye seslendi eski kraliçe.
"Bir adım öne çık!"

"Bundan sonra krallık tacı senin. Onu layıkıyla taşımanı dilerim"
"Kızım, senin ülkeye yeniden hayat verdiğin, insanların korkusuzce konuştuğu ve sana bağlılık yeminini içtenlikle yaptığı gün; tutsaklığından kurtulabilecektir"
dedi.

"O nedenle, kararlarını alırken sonuçlarının ne olacağını düşünmeden hareket etmemen gerekecek. Bunun için çok dikkatli ol. Etrafında, aklına, bilgisine ve yüreğine güvendiğin insanlar olsun. Halkına her zaman kulak ver; onları dinle. Vaktin oldukça ülkenin her yanına git, halkına yakın ol. Refahın eşit dağılmasına sebep olacak kararlar al.
Eğer içinde taşıdığın bu yüce duyguları bir kenara bırakır, egolarına ve sahip olduğun güce yenilirsen; senin sonun da Kral gibi olacaktır ve kızım sonsuza kadar tutsak kalacaktır"

Kraliçenin görüntüsü silikleşirken despot kralın durduğu yer aniden içeriye tek bir noktaya doğru çökmeye başladı. Kralın, görünmez şiddetli bir girdaba kapılarak döndüğüne,  boyunun sonsuzluk kadar uzadığına bir anlığına şahit oldu oradakiler.

Kral o görünmez noktaya adeta bir ip kadar incelerek çekildi ve an içinde gözden kayboldu. 
Onun kaybolduğu yerde simsiyah bir nokta kalmıştı sadece...

6 YIL SONRA

Albert, Kral olduktan sonra her yıl olduğu gibi Belle' in doğum gününü, tüm halkın katılımıyla; hala gökyüzüne doğru uzanan duvarın önünde kutlamaya hazırlanıyordu.

O günün sabahı, yine erkenden kalkıp duvarın önüne geldiğinde, gün hala ışımamıştı.

Belle için kopardığı ve hala ilk günkü gibi gonca halinde kalan gülü koynundan çıkararak kokladı.

"Belle" diye seslendi. 
"Bugün senin doğum günün. Seni yanımda görmek; bu güzel ülkenin gerçek kraliçesi olarak hayatını sürdürmeni sağlamak için elimden geleni yaptım; yapmaya da devam edeceğim.
Keşke burada olsaydın da ülkemizin nasıl yeşilllendiğini, insanların yüzlerinin nasıl güldüğünü görseydin..."

"Kırpık Saçlı Kral" diye seslendi  arkasından bir çocuk.
Albert dönüp baktığında bakışları cin gibi küçük bir oğlan çocuğunun onu seyrettiğini gördü.

Küçük çocuğun da saçları kırpık kırpıktı ve masmavi gözlerinin içi gülüyordu.
"Prenses Belle bu duvarın arkasında mı?"
"Evet" dedi Kırpık
"Onu neden oradan çıkarmıyorsun o halde? Eğer senin gücün yetmiyorsa ben de yardım ederim; duvarı beraber yıkarız" dedi küçük çocuk gülerek.
"Pekala" dedi Albert; "Hadi tut bakalım kılıcın kabzasından küçüğüm"

Birlikte tuttukları kılıcı olanca güçleriyle duvara sapladılar.
Kılıcın saplandığı yerden başlayarak çatlayan duvar, göz açıp kapayana kadar yerle bir oldu.
İşte tam o anda, güneş dağların ardından yüzünü göstermiş; ilk huzmelerini Belle' nin balkonuna düşürmüştü.

Duvar yıkıldıktan sonra gül bahçesi olanca güzelliğiyle gözler önüne serildi. Hala birbirinden güzel güllerle doluydu ve mis gibi kokuları sabahın sisi ile birlikte gökyüzüne yükseliyordu.

O sırada Belle gerinerek balkona çıktı. 
Küçük prenses artık büyümüş çok güzel bir genç kız olmuştu.
Güneşin ışıklarının altında saçları pırıl pırıl gibi parıldamaktaydı...

*-*
Sonra mı?

Belle ile Albert kısa sürede evlendiler.
Ömürleri boyunca çok sevdiler ve çok sevildiler.

Belle olan biteni dinlediğinde tek bir soru sordu
"Albert' in krallığa seçilme nedeni neydi?"

Cevabı Albert' in cebinden çıkan kağıt verdi!

*-*
Fareleri Öldürmeme Notu
Farelerinde bir tasarımı* var. Onlarında yemek yeme şartı** var. Fareleri öldürürsek hiç canlı olamazlar. 
* canı
**hakkı

Back from Kiev, Teeny Weeny Things / Kürkçü Dükkanına Döndüm

$
0
0
 
It's gonna be another Victorian - Vintage Postcard

Yeni Viktoryan-Vintage Kartpostal projesi de başladı.
Ebatları 35 x 45 cm
İşlenecek kartpostal aşağıda; ilham kaynağı yağmur gözlü küçük bir kız ve hikayesi de bir sonraki paylaşımda...

This postcard is the new project's inspiration

Colorful Moments-goodies from my last trip / Son seyahatimden renkli anlar-eşyalar ve sevdiklerimiz

8th of April, approaching Kiev - still snowy 
8 Nisan' da Kiev'e yaklaşırken. Hala karlarla kaplı ayçiçek tarlaları gözalabildiğine uzanmakta.

Typical Ukrainian Warrior with Bandura (a traditional music instrument) 
Geleneksel bir Ukraynalı savaşçı- Bandura çalarken bir yandan da savaş şarkıları söylemekte 




New Discover! 
Spotikach Restaurant - Retro Ukrainian SSR' Decoration of 1960'
Taste is perfect - worth to try!  
Our esteemed colleague "Peter" from the Netherlands is in the picture!

En son keşfimiz bu retro 1960'ların Sovyet Ukrayna'sının tipik renk ve dekorunu taşıyan Spotikach Restoran
Lezzetler nefis ve tamamen yerel tatlar.
Yabani turpun kullanıldığı yerler ve tatlar çok şaşırtıcı ve kesinlikle denemeye değer!
Bizden 5 yıldız aldı ama pahalı bir restoran...
He resimdeki sevgili iş arkadaşımız Peter :) Bu seyahate Hollanda' dan katıldı.

Roshen Candy Shop
Roshen Çikolata-Şekerleme Mağazası
Puppet Show at Roshen- The band sings  "Staying Alive"
Roshen'de ki kukla gösterisi. "Staying Alive" ı seslendiriyorlar.


Moldovian Peasant Woman with fruits basket - Last piece of my Doll collection!
Bebek koleksiyonuma Moldova' dan üzüm sepeti taşıyan bu köylü kadın katıldı son olarak.


Founds in an underground kiosk - we love them!
Bunları bir yeraltı geçidinde küçük bir dükkanda bulduk ve bayıla bayıla aldık.

 
An old type wooden toy - Nursun's last favorite
Bu eski tip tahta oyuncağa Lavra'da rastladık.
Nursun' un son favorisi...

This is another found which we love!
Bu da Nursun' un ikinci favorisi

This is bought for a lovely boy
Bu koca gözlü bir oğlan çocuğuna alındı...

This is bougth for a lovely girl!
Bu melek de, okulda "Melekler" grubunu kuran ve onun başkanlık koltuğuna yerleşen güzel gözlü küçük bir kıza gidecek.

Pinocchio is my toy
Bu Pinokyo benim.... 

Orthodox Easter is going to celebrate on 5th of May
Eggs for Easter in Ukraine!
Ortodoks Paskalyası 5 Mayıs'ta kutlanıyor.
Bu yumurtalar da hediye edilmek üzere alındılar.

 





Dear All!
I've just come back from another trip!
It was long and busy one! Despite of the business, it has a number of colorful moments too!
I am sharing some of them with you!

Have a lovely weekend!
See you at your blogs :)

Merhabalar,

Bir müddettir sesim soluğum çıkmıyor çünkü çıktığım seyahatten yeni döndüm.
Yediğim, içtiğimin çoğunu; kavga - dövüşlerin tamamını kendime ama renkli kareleri size sakladım.
 Gece henüz başladığım yeni işi de görücüye çıkararıyorum.
Bu sıkışık dönemde ne hızla gider bilemem ama blogu bu kadar uzun süre ihmal etmeyeceğim.
Ayrıca da 
epeydir uzak kaldığım blogları da şöyle bir gezip laf atacağım bittabi...


Hepinize kucak dolusu sevgiler ve şahane bir haftasonu dilerim.

Black Swan - Siyah Kuğu

$
0
0








Istanbul 2012
Above two images were taken by me a year ago in Istanbul!
Those black swans and a number of geese are living in an open-air cafe near our house!
I thought, they are beautiful creatures to be pictured, embroidered or used as models for accessories, objects etc! 
In this post; you will find below a cartoon's link from USSR (1950') related with swans which I love to watch,  and "Dance of Swans Part of  Swan Lake Ballet Suite" of Tchaikovsky !
Enjoy!

Wishing a great week to you all!


Bu iki siyah kuğuyu; çok sayıda kazın da bu kuğularla beraber yaşadığı, bize yakın, deniz kenarında bir kafede geçen yıl görüntüledim.
Siyah kuğular nadir hayvanlar listesindeler. Ancak siyah renge sahip her hayvan gibi gerek masallarda gerek film ve balelerde kötü karakteri temsil ettikleri için ben çok haksızlığa uğradıklarını düşünüyorum.  O nedenle bu görsellerle birlikte bir siyah kuğu güzellemesi yapmak istedim.

Hayvanlar insanlardan farklı olarak ancak kendi yaradılış amaçları ve koşulları içinde yaşarlar.
Yaşamlarında, ne eksik ne fazla; onlar için biçilmiş rollerini sorgusuz sualsiz oynarlar. O nedenle; hayvanları önyargısız ve koşulsuz sevmek aynı zamanda doğayı sevmek, kabullenmek ve ona yakın olmak demektir. 
İnancım ve düşüncem odur ki doğaya yakın olmayı-olabilmeyi başaran insanlar, kendi  yaratılış fıtratına ve evrensel yaradılış yasalarına da daha yakın olabilirler.
Kendinden kopuşun, boşluğa sürüklenişin önüne geçebilirler.

Ne demiş şair 
" Sevelim, sevilelim bu dünya kimseye kalmaz"
İyi bir hafta olsun diye içtenlikle dua ediyorum.

Sevgiyle efendim...

Cartoon from USSR 1951


Black Swan
The Black Swan is common in the wetlands of south western and eastern Australia and adjacent coastal islands. In the south west the range ecompasses an area between North West CapeCape Leeuwin and Eucla; while in the east it covers are large region bounded by the Atherton Tableland, the Eyre Peninsula and Tasmania, with the Murray Darling Basin supporting very large populations of Black Swans.[2][6] It is uncommon in central and northern Australia.


Siyah Kuğu
Kara kuğu[1] (Cygnus atratusördekgiller familyasından Avustralya’nın güneydoğu ve güneybatı bölgelerinde yaşayan bir kuğu türü.[2] Kara kuğu türünün soyu Yeni Zelanda'da avlanma nedeniyle yokolmuştur ancak tekrar canlandırılmaya çalışılmaktadır. Avustralya içinde iklim koşullarına göre düzensiz göçebe bir yaşama sahiptirler.


Progress on the postcard, Purses and A Pillow / İlerleme, Keseler,Yastık ve Hikaye Başlar

$
0
0
Recent look! / Kartpostalın mevcut görüntüsü böyle.

My weird violin is already hidden :D
Benim eciş bücüş keman saklandı bile... 
A closer look! Yakından da bakın bir...

Original postcart  / Kartın orjinali

Here is Nehir (River) 
She is almost 8 years old. 
In her mother's blog "Esen'ce" you can read her funny moments with her brother Ali Deniz!
She is very  compassionate, intelligent, and strongly believes in angels!

Her passion is playing the violin. Now taking private lessons.
I hope, one day, she attends conservatory, develops her technique, 
and manages to be a very famous violinist. 

This postcard is dedicated to her passion as well as the Mother day!
It's story has named "The Lost Violin"
Hope the result will be as satisfactory as other postcards for me!

Additionally,
you will see the last purses which I've crocheted recently!

Have a great weekend!
From Istanbul with love!

Bu sevimli küçük hanım hepinizin tanıdığı Esen'ce blogunun sahibesi Esen' in
aynı zamanda BJK' lı olan küçük kızı "Nehir".
 Yukarıdaki kolaj resim annesinin blogundan ödünç alındı... 
*-*
Nehir' i yakından görme ve konuşma şansı buldum ben.
Onun çocuk yüreğindeki merhamete, sonuna kadar götürmesini çok arzu ettiğim keman tutkusuna, meleklere olan düşkünlüğüne ve saflığına hayranım. 
Üstelik Beşiktaş' lı yani onun durumu ballı ekmek kadayıfı.

Bu kartpostal ve hikayesi ona ve anneler gününe hasredildi.
Üzerinde ilerlemeye çalıştığım iş yukarıda ama hikayesi aşağıda başlıyor. 
Umarım bu hikaye de sizlere sevdirir kendisini.

Ama ondan evvel, iki ara bir dere yaptığım keseleri paylaşayım istedim.
Etaminde yavaş ilerlesem de keseler hızlı bitti :) Aferim bana...
Purses I've crocheted 
Daha önce ördüğüm keseler
The last purse, I've crocheted!
Ördüğüm son kese
Pillow which I've bought in our regional (Goztepe) weekly bazaar!
Bu yastığa da Göztepe pazarından aldım. Nasıl keyifli değil mi?

Aman ne çok uzatmışım!
Yine de blogu izlemeye alan bazı izleyicilerin bloglarına ya da G+ bilgilerine ulaşamadım. Eğer blogu izlemeye aldınız ve ben sizi izlemeye almamışsam bilin ki linkinize ulaşamadığımdandır.
Bu izleyiciler kısa bir bilgi yazarlarsa yorum kısmına memnuniyetle izlemeye alacağımı bildirmek isterim.

Daha fazla sıkmadan hikayenin başlangıcı ile sizleri başbaşa bırakayım.
Haftasonunuz güzel ve umut dolu geçsin...
Sevgiyle efendim....

Kayıp Keman

Yeşil gözlü genç kadın; makyajını gözden geçirmek üzere karşısındaki aynaya göz attı.
Bir kaç yıl önce neredeyse imkansız olanı başarmanın hazzına, az sonra çıkacağı konserin heyecanı karışmış; midesi, içine sanki kilolarca taş oturmuş gibi yüreğini sıkıştırmaktaydı.

Evet, onun hissettiği sahne heyecanına, nihayet yerine getirmiş olduğu misyonun sevinci de karışmış, dünyanın en gözde konser salonunda vereceği solo konserin gururu her şeye rağmen yüzüne yerleşmişti.

Az sonra, çıkacağı sahnede ona eşlik edecek eski kemanını parmaklarıyla usulca okşadı. Yıllardır yanından hiç ayırmadığı için adeta kolunun doğal uzantısı haline gelmişti.

Aslında alışılmış türden bir keman değildi onunki... Rengi, yapıldığı ağaç, biçimi ile çok farklıydı.
Bu nedenle ilk kez görenlerin, genelde hafif bir gülümseme ile burun kıvırdıkları bu kemanın sesini duydukları an ; ilk baştaki küçümseme duygusu yerini büyük bir hayranlığa bırakırdı.

Konservatuar sınavına girerken, konservatuar süresince ve ilk konserinden şimdiye kadar; aldığı büyük alkışın, müzik otoritelerinden gelen övgülerin ve onu dünyanın en gözde konser salonuna getiren sürecin olmazsa olmazıydı bu keman...

Kapısının tıklandığını duyduğunda gözlerini kemandan ayırıp geriye döndü.
 "Kim o?", "Nehir Hanım, hazır olun konsere 5 dakika var!"

Yüksek bir sesle "Teşekkür ederim" diye seslendi. 
Sonra kemana dönerek, 
"Evet eski dost, işte asıl görev yerimize geldik; sözümüzü yerine getirmenin zamanı da geldi, hazır mısın?"

"Devam Edecek"


Tchaikovsky "Violin Concerto in D major" Op. 35, 1st mvmt, Part 1 of 2

Beethoven "Romance" Violin by Ann Fontanella


Carnegie Hall, New York - Manhattan'da bulunan dünyanın en ünlü konser salonlarından biridir.
Yedinci bulvarla, Batı 56. ve 57. caddelerin kesiştiği yerde olan Carnegie Hall, İskoçya'lı hayırsever işadamı Andrew Carnegie tarafından yaptırılmış olup, 5 Mayıs 1891'de açıldı ve, 1902 yılında geçirdiği bir yangının ardından yeniden aslına uygun inşa edilerek, kız okulu olarak hizmete sokuldu. Bugünkü amacıyla kullanıma geçmesi ise 1983 yılında gerçekleşmiştir. Dünyanın en iyi müzisyenlerinin, her sezonda yaklaşık 100 performans sahnelediği Carnegie Hall, 1962 yılından bu yana New York Filarmoni Orkestrasına ev sahipliği yapmaktadır.
Carnegie Hall, mimar William Tuthill tarafından "Roma tuğlası" denilen özel bir çeşit tuğla ile inşa edilmiş, "Terra cotta" denen özel süslemelerle bezenmiştir. Pilaster denen özel dayama sütun tekniğinin kullanıldığı Carnegie Hall'un iç mekanları beyaz ve altın renkleriyle donatılıdır.
Salonun işletmesi ve denetimi, "Carnegie Hall Vakfı Weill Müzik Enstitüsü" tarafından yapılmakta olup, 2005 Temmuz'undan bu yana, Londra Senfoni Orkestrası şefi Clive Gillinson tarafından yönetilmektedir. Carnegie Hall'un arşivinde 12.000 program kayıtlıdırBinanın ana salonuna 105 basamak merdivenden çıkılarak ulaşılır. Judy Garland ve Shirley Bassey gibi bazı sanatçılar, albüm kayıtlarını bu salonda yapmışlardır. Salon, 2804 koltuk kapasitelidir. (wikipedia)

Çekiliş, Giveaway, Sorteo, Regalo, Het verklappen, Streuartikel, Sortear, Розыгрыш, Wsypa, Árulás, Dát pryč, (Filiz Türkocağı Yeni Nakış Kitabı - Kendi İmzasıyla)

$
0
0

Mrs. Filiz Türkocağı - Our Unique State "Cross Stitch" Artist! 
"Coat' s "Last Cross Stitch Special Edition" is dedicated to Filiz Türkocağı and her latest designs!

It has printed a couple days ago, but not yet distributed!
It will be available only in Turkey as well!

Yesterday, we have met with Mrs. Türkocağı and 
had a lovely time accompanied by cups of  tea and coffee.
In our cozy meeting; she's given our copies with her signatures!

And our special gifts too (you can see at the pictures)

But additionally , she has signed 5 more copies for my blogger friends from abroad to send!
Therefore, I have decided to arrange a special giveaway in order to chose 5 of you with Random.
5 winners will be announced on 5th of May!
If you' d like to participate, please leave a message under this post about your participation ! 

No matter how far your location is, you can receive one of those special cross stitch edition!
Good luck!



Dün, Sevgili Filiz Türkocağı ile keyifli birkaç saat geçirdik.
Dedikodu, kahkaha, günlük meseler vs. sıcak sıcak içilen çaylara karıştı.

Bizi biraraya getiren esas sebep; 
Filiz Hanımın son tasarımlarının içinde yer aldığı "Yumak Dergisi 
özel sayısının" bizlere imzaladığı kopyalarını almaktı aslında.
Tabii Filiz hanım, her zamanki cömertliği ile 
bu dergide yer alan tasarımlarından ikisini de ayrıca hediye etti.

Bu özel basım; halihazırda basılmış 
ama henüz dağıtıma girmemiş durumda.
Hal böyle olunca ve Filiz hanım' da kırmayıp imzalayınca; 
blogu izleyen 6 kişiyi benimle beraber sevindirmek istedim.

6 kişiden 5' i yurtdışından olacak. 
Çünkü bu basım sadece Türkiye' de dağıtılıyor. 
Kısa zamanda sizler de alma imkanı bulacaksınız. 
Ama imzalı bir kopyanın çok değerli olduğunu düşündüğümden; 
içinizden biri "turnayı gözünden vuracak" özetle.

Eğer "imzalı özel basım benim olsun" derseniz; 
yapmanız gereken sadece bu yayının altına yorum bırakmak.

Kazanan sevgili arkadaşımı 5 Mayıs' da açıklayacağım.

Katılacak herkese bol şans dilerim.
  
Her special design for me and Nursun!
Their patterns are available in this edition too!

Bu güzel işler Nursun' a ve bana "tez zamanda sahip olun" dilekleriyle hediye edildi! 
 
Nursun's Gift -
Araba Nursun' un payına
 
My Gift 
Ev de benim payıma düştü 
(Bu aralar ev hediye eden edene-tezleşecek sanırım bu güzel dilek)

Hepimizin payına iyi bir hafta düşmesini dilerim...

Progress II (The Lost Violin) / Kayıp Keman II

$
0
0
"The Boy" has appeared!
Kartpostal' ın ilk kahramanı ufak rötüşlar haricinde tamamlandı. 
Çiçek külahı da bitmek üzere...

I am still playing within this border! 
Bu kenarla hala oynamayı sürdürüyorum...

The recent look!
Mevcut görünümü de böyle...
 

Dear All!

I'd like to thank you for all supportive comments and sweet words you left on the last couple posts!
I am sincerely appreciated!

I'd also like to say"welcome" the new readers of this blog!
If somehow, I've not become your follower, it means I couldn't find your link.
Please do leave your link info under this post in order to let me follow your blogs too!  

Please also  do not forget to leave your name under this post  till 5th of May, 
if you want to be one of the winners of the Giveaway 
for the signed copy of the special cross stitch edition! 

Wishing you a great Friday and a lovely weekend!
From Istanbul with love!



Merhabalar,

Üzerinde çalıştığım kartpostal projesinin son halini,  
hikaye ilerleyebilsin diye sizlerle paylaşıyorum.

Hazırda beliren çocuğun yüzü, biraz daha
 değişecek ama o halini diğer paylaşımda 
görebileceksiniz.

Ayrıca farkedeceğiniz gibi
kartın orjinalinde olmayan bir ekleme yapıp, şapkasına tüy diktim.
Ocağına dikmediğime dua etsin elbette!

Yine farkedeceğiniz gibi; 
orjinal kartlardaki beden ve  yüzleri birebir işlemiyorum. 
Bunun nedeni herhangi bir program yardımı almadan 
ya da çizilmiş bir desenden faydalanmadan 
yapıyor olduğumu göstermek aslında.

Bu konuda bana sorular geldiği için, 
etaminde sadece 
görsel hafıza ile çalıştığımı göstermek istedim. 
Ukalalık olarak algılamazsanız sevinirim.

Gelelim benim için önemli bir hususa!
Blogu izlemeye alan ve benim hala izlemeye almadığım 
sevgili blog arkadaşlarım; bu durumun nedeni linkinize ulaşamamam! 
Lütfen eğer sizi takip etmiyorsam ve bu yazıyı okuyorsanız, 
yorum kısmına blogunuzun linkini bırakmayı unutmayın! 
Şimdiden teşekkürler...

Filiz Türkocağı imzalı özel sayı için isim yazdırmadınız ise 
ben bir kez daha hatırlatmış olayım. 
5 Mayıs' a kadar vaktiniz var!

Fazla uzatmadan hikaye ile sizi başbaşa bırakayım.

Dilerim Cuma' nız bereketli, haftasonunuz huzur dolu olsun!
Sevgiyle efendim...



Kayıp Keman II

Üzerindeki siyah şifon elbisesinin eteklerini gözden geçirip, herşeyin yolunda olduğuna kanaat getirdikten sonra kemanını da eline alıp kapıya yöneldi Nehir.

Konserinin başlamasına birkaç dakika kalmıştı ve kemanın arşesi henüz yoktu. 
Alışılmışın dışında bir durumdu bu ancak Nehir' i yakından tanıyanlar; onun her konserine farklı arşelerle çıktığını bilirlerdi. 

Pek çok kez, her defasında neden arşe değiştirdiğini ve kemanı akord etmeden; 
tam konser öncesi eline aldığı arşe ile konserlere çıkmaya nasıl cesaret edebildiği sorulmuştu ona.
Ancak Nehir, bu soruların hiç birine cevap vermez, 
her defasında hafifçe gülümseyerek konuyu değiştirirdi.

Bugün de yine böyle olmuştu.
Sahne ile odası arasındaki koridoru adeta uçar gibi geçmiş, 
Orkestra Şefinin sahne çıkışında, kendisini beklediği yere yakınlaşmıştı. 

Her defa olduğu gibi, bu konser için de kullanacağı arşenin nerede olabileceğini 
kestirmek üzere etrafına şöyle bir bakındı.
Saniyeler içinde gözü; üzerinde melekler, müzik aletleri ve güvercinlerin 
yer aldığı bir dekora ilişti.
Oradaki müzik enstrumanlarının içinde keman da vardı.
Tereddütsüz o tarafa doğru yürüdü. 
Kimsenin görmediğine emin olduğunda, kemanın yanındaki arşeye 
elini uzattı ve onu bulunduğu yerden çekip aldı.

Çok kısa süre içinde dekordaki keman yavaş yavaş silikleşirken, 
kemanın olduğu yerde bir kaç saniyeliğine ve sadece 
Nehir' in görebileceği iki kelime belirdi ve kayboldu.

Tüm bunlar olup biterken salonu hınca hınç dolduranların; 
orkestra üyelerinin sahneye çıkışlarıyla başlayan alkışları, giderek yükselmekteydi.

Dünyaca ünlü şefin kendisine dönerek gülümsediğini gördüğünde,
 kemanına doğru eğilip fısıldamıştı bile okuduğu kelimeleri!
"Açgözlülük ve Bencillik" 

Yanına vardığında, Şef kibar bir reveransla eğilip, Nehir' in elini öpmüş ve ona başarılar dilemişti.
Her ikisi birden sahneye yürüdüklerinde kopan alkışın büyüklüğü 
ve salonun doluluğu gerçekten görülmeye değerdi.

Alkışlara reverans ile cevap verirken, sahnenin hemen önünde; yüzü heyecan ve gururla dopdolu annesi ile göz göze geldi.

Annesi; onun canı kadar sevdiği biricik annesi! 
Herşeyi de başlatan, ona en değerli hediyeyi verme arayışı değil miydi?

(Devam Edecek)

Giveaway (EVERY PARTICIPANT WON!) / Çekiliş Sonucu (TÜM KATILIMCILAR KAZANDI)

$
0
0


As per Mrs. Filiz Türkocağı's demand (wish),( INSTEAD OF 5 WINNERS), each of the participants will get the special edition with her signiture! 
Therefore every Participant won!

WINNERS 
10.Eliz
12. Berkana

I need to collect your addresses in order to deliver your copies!
Please send your correspondence to "nurdan.kanber@gmail.com" asap!

Thank you for your participation!

Congratulations, 




Sevgili Dostlar,

5 Mayıs 2013 akşamı sona eren çekiliş ile ilgili Sayın Filiz Türkocağı' nın arzusuyla, bu çekilişe katılan herkese ayrım yapılmaksızın; Yumak  özel sayısının imzalı birer kopyası gönderilecektir.

Gerek dergilerin temininde gerekse imzalanması aşamasında gösterdiği yakın ilgi ve destek için buradan Sevgili Filiz Türkocağı' na sonsuz teşekkürlerimi bir kez daha iletmek ve huzurunuzda, onun sonsuz tevazusu altında yatan büyük sanatçı kişiliği önünde başımı eğmek istiyorum.

Katılan ve katkıda bulunan sevgili dostlara da sonsuz teşekkürlerimle.


Listede adı olan arkadaşlarımın, özel sayının ulaşması için gereken adres bilgilerini,
nurdan.kanber@gmail.com a göndermelerini önemle rica ederim.

Hepinizi içtenlikle tebrik ederim.

Sevgilerimle 

The Lost Violin - Progress III / Nehir' in Hikayesi III

$
0
0

Happy Mothers's Day! Anneler Gününüz Kutlu Olsun!

You can see the differences in between its original and my version!
Orjinali ile olan farkları mukayeseli de görün :D

A Closer Look / Yakın Bakış

A different look / Yamuk bir bakış

Recent look is like that! 
On the corners there shall be some motives!
*-*
Şimdiki görüntüsü böyle.
Kenarlarda farklı motifler olacak
Dear All!
As we are approaching the Mothers's Day, 
I' d like to share the last progress of the latest postcard project 
which is dedicated to the Mothers's Day!

Finishing of this postcard will be taken some times, 
therefore better to share as it is!

Hope it'll be accepted as my gift of Mothers's Day to all mothers! 

I'd like to welcome to all new readers!

Reminder
Winners of "Filiz Turkocagi's giveaway"

Narita
Marian
Berkana
Inneke
Eliz
Marcela

please send your correspondence 
to 
"nurdan.kanber@gmail.com" asap!

Awaiting!
*-*

Wishing you all a lovely Friday and a great weekend!
Merhabalar,

Nehir'in hikayesi ve kartpostalın mevcut durumunu tekrar görücüye çıkardım.
Bu Pazar, Anneler Günü!
Kartpostalın son çarpısı "Anneler Gününe" ağzımla kuş tutsam yetişemeyeceğinden; 
Anneler Günü tebriklerimi bu haliyle sunacağım.
----------------------------
!Bu arada!
Çekilişe katılıp kazananların bir kısmının adreslerine imzalı kopyalar postalandı. 
Ancak hala yurtdışından, adres bilgisini ulaştırmayan çok sayıda kazanan mevcut.

"İlknur Şenel - Alyamina" 
sizden de hala adres bilgisi beklemekteyim.
--------------------------------------------

Uzatmadan;  
anne olan, anne olmasa da içinde annelik duygularını olanca sıcaklığıyla hisseden ve yaşayan 
tüm blog dostlarımın 
Anneler Gününü içtenlikle kutlarım.
Annelik bir güne sığmaz elbette; yine de hiç olmazsa birgün tüm dikkatler sizin üzerinizde olsun!

Cuma' nız bereketli, haftasonunuz ışıl ışıl olsun!

Sevgiyle!


Keman Konçertosu - Mendellson E Minor Op:64

Kayıp Keman

Nehir' in kemanı; o güne kadar, Carnegie Hall' da yükselen en etkili notaları yayar ve müziğin gerçek bir sihir olduğunu, adeta elle tutulur hale getiren melodiler duvarlara çarparken; 
Nehir'in düşünceleri, çocukluğuna, kemanıyla ilk kez karşılaştıkları güne doğru aktı.
*-*
"Yıllar Önce"

Ailesinin her fırsat bulduğu zamanda yaptıkları gibi, yine o haftasonu 
Yalova' ya, dedesinin çiftliğine doğru yola çıkmışlardı. 
Ancak bu haftasonu diğerlerinden daha farklıydı. 
Çünkü bu Pazar, Anneler Günü' ydü.

*-*
Geçen gün okulda öğretmeni; 
"Çocuklarım,  Anneler Günü iyice yakınlaştı; alın, ezberleyin ve annenize okuyun;
 bu anneleriniz için vereceğiniz en güzel hediye olur" diyerek bir şiir ezber ödevi vermişti.

Kardeşi henüz çok küçüktü ve inattan mıdır nedir? konuşmamak için adeta ayak diretiyordu.
O nedenle hem kendisi hem kardeşi için ezberlemişti şiirini...

Yalova' da, annanesi, teyzesi ve annesinin karşısına geçip okuyacak 
ve şiirini hepsine birden hediye edecekti.

Ancak, içinden bir ses, hediyesinin yetersiz olduğunu; 
annesi için dünyanın en değerli hediyesini arayıp bulması gerektiğini 
fısıldayıp duruyordu günlerdir.

Küçük yüreği, "Dünya' nın En Güzel Hediyesi"nin 
ne olduğunu bilmediğinden sıkılıp daralıyordu.
Kendi kendine; "Dedemin kocaman çiftliği var, 
orada belki farklı birşey bulurum" diye düşünüp 
içini rahatlattı.  Ardından ezberinden gitmesin diye 
şiirini içinden tekrar etmeye başladı.

Annem

Küçükken başucumda
Bana ninni söylerdin

Sabahları uyanınca,
Beni okşar severdin.

Benim annem, güzel annem
Beni al dizlerine...

Kucağında okşa beni,
Ninniler söyle yine...

Bugün hâlâ kulağımda
Çınlıyor tatlı sesin.

Güzel annem, kalbimin sen,
En büyük neşesisin...

Coşkun ERTEPINAR

(devam edecek)

MEHTAP KAYA İLE İLGİLİ DUYURU

$
0
0
Bir müddettir annesinin hastalığı nedeniyle İzmir'de olan Mehtap Kaya' dan, dün akşam üzücü bir haber geldi.

Annesi maalesef yakalandığı rahatsızlıktan kurtulamadı ve dün aramızdan ayrıldı...

Mehtap Hanımdan az evvel aldığım bilgiye göre naaşı bugün Narlıdere Merkez Cami' sinde kılınacak İkindi namazını müteaakip İzmir'de defnedilecek.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun!

7th Postcard is Completed / "7. Kartpostal da Tamamlandı"

$
0
0
"A Victorian Era' Postcard in cross stitching"
"Etaminde Viktoryan Dönemi Kartpostal" 
"The Lost Violin - Kayıp Keman"

Threads 
Anchor stranded Moulines, 
Coats Reflecta 
and
Domino Threads 8 gr
Dimensions
 35 x 45 
24,790 counted crosses
*-*

Ölçüleri 35 x 45 cm
Kullanılan İplikler 
Anchor stranded Moulines, 
Coats Reflecta ve 
8 gr. lık Domino iplikler
24790 çarpı atıldı

IN DETAILS / DETAYLAR
"My Mom" is written in Turkish!






Hope you like this postcard too!

Have a lovely Sunday!
♥♥♥From Istanbul with love♥♥♥

Merhabalar,

Uzun uzun yazmayacağım bu defa; iyisimi  yerime fotograflar konuşsun....

Umarım üzerinde çalışırken  elimden geldiğince güzel olmasına gayret ettiğim 
bu kartpostalı da seversiniz!

Güzel Bir Pazar Olsun!

19 Mayıs Atatürk' ü Anma,
 Gençlik ve Spor Bayramınız kutlu olsun!

Sevgiyle,


KAYIP KEMAN (Hikaye devam edecek)

Dağların ardından başını çıkaran güneşin ilk ışıklarıyla uyanan  
Nehir, her sabah olduğu gibi onu uyandırmaya gelecek olan annesini 
yatakta beklerken, uyku ile uyanıklık arasında 
 duyduğu garip bir sesi ve ona fısıldadıklarını düşünmekteydi. 

Annesinin, kardeşi ve kuzeniyle paylaştığı odaya yaklaşan ayak seslerini 
duyduğunda yattığı yerden doğruldu.
O sırada, annesi  de kapıdan içeri girdi ve ona doğru yürüyüp,
" Günaydın kuzum" dedi.
Nehir söyledikleri başkaları tarafından duyulmasın diye 
iki eliyle ağzının kenarlarını kapayıp, 
ona doğru eğilen annesinin yüzüne fısıldamaya başlamıştı. 

"Anneciğim ben galiba bir rüya gördüm ama 
rüya mıydı değil miydi? bilmiyorum" 
dedi. "Çok tuhaftı"...

Annesi gülümseyerek ve biraz da aceleyle
"Tamam Nehir, sonra konuşuruz,
 kalk artık, daha kardeşini de kaldıracağım. 
Hadi hemen yüzünü yıkamaya, marş marş" dedi.
Gözlerini ovalayarak lavaboya giden kızının arkasından da söylendi.
"Kimbilir yine ne hayaller kurdun be kızım, 
ne zaman bu hayallerden vazgeçip büyüyeceksin acaba?"

Lavaboda, dağlardan kopup gelen buz gibi suyla 
ellerini ve yüzünü yıkayan Nehir' in aklı, 
ona fısıldanan ama  henüz anlam veremediği 
o garip sözcüklere takılmıştı hala. 
Dalgınlığı nedeniyle musluğu da açık bırakmış, yüzünü de kurulamamıştı.

Neden sonra, annesinin biraz da kızgın sesiyle daldığı düşüncelerden sıyrıldı.
"Nehir, kocaman kız oldun hala bebek gibi davranıyorsun, 
bu ne hal kızım? Bak her yanın sırılsıklam olmuş!"
"Ama anneciğim aklım karışık, dikkat edemedim işte"
*-*
Küçük kızın aklının karışması, 
duyduklarına bir anlam verememesi elbette çok doğaldı. 
Çünkü duydukları, 
dünya varolduğundan bu yana henüz 
çok az insana fısıldanmıştı...
*-*
O sabahki Anneler Günü kahvaltısı; 
tüm aile fertlerinin biraraya geldiği ve üzerinde sadece kuş
sütünün eksik olduğu mükellef bir sofrayla,
 adeta bir bayrama dönüşmüştü...
-----------

My Little Inspirations

A New Start - An Adoptation (Bonnet Girls) / Yeni Bir Başlangıç (Bonnet Kızları)

$
0
0
It is stitching for dearest Colette as her birthday gift!
But, this work is pretty large one!
55 cm x 75cm
*-*
Bu defa Sevgili Colette için; 
yetişirse doğum gününde verilmek üzere 
bir işe kollarımı sıvadım.
Ama biraz büyücek!
55 cm x 75 cm ebatlarında!
Her tarafını çarpılamayı ve doğaçlama yapmayı da planlıyorum.
Yani uzun sürebilir...
Bakalım başta "Colette" olmak üzere beğenecek misiniz?

Bonnet Girls's patterns are selling worldwide as Quilt Patterns!
Colette's told me once about Bonnet Girls and her admiration for them!
Therefore I've decided to adopt one of them among the Christmas Patterns 
as her birthday gift!
Hope she likes it - my fingers are crossed!
*-*
Bu Bonnet Kızları, kırkyama desenleri olarak satılmakta ve çok da sevilmekteler!
Sevgili Colette, bir defasında bu kızları çok beğendiğini söylemişti.
Bu iş, onun beğendiği, içine sinen birşey yapmak için başladı...

By using this opportunity; 
I'd like to show my personal way in stitching!
How I arrange - adopt any pattern onto Aida?
The answer is giving below!
*-*
Bu fırsattan istifade, 
desenlerimi nasıl oluşturduğumu sizlere fotograflı anlatmak istedim.
(Sevgili Filiz Türkocağı özellikle bu konuyu anlatmamı istedi)
Aşağıda açıklamasını bulacaksınız.
Step 1 - 1. Adım
At the beginning, I choose a start point always!
This time, my start point was the headband of this lady!
*-*
Herhangi bir işe başlarken; mutlaka bir başlangıç noktası tespit ediyorum.
Bu defaki başlangıç noktam bu güzel hanımefendinin saç bantı!
Step 2 - 2.Adım
Then I've stitched the head and her hair!
Then, I've drew her body onto the fabric with the proportionality!
*-*
Saç bantı ve saçları yaptıktan sonra
genelde yapmıyorum ama sizlere anlatmak için
orantıları gözönüne alarak kadını kumaş üzerine iplikle çizdim.
 
Step 3- 3. Adım
I've started to stitch, crosses of the lines of her body!
*-*
Çizgilerle belirlediğim bedenin çizgilerini çarpılamaya başladım!
 
Step 4 -4.Adım
Closer Look - Yakın Bakış
  
More closer! Daha yakından Bakış
It will be continued! Anlatmaya devam edeceğim!


As per my postcard projects
Another Challenge - A Victorian Postcard 
After finishing of this Project!
*-*
Kartpostal projelerim mi? 
Elbette devam....
Bir Sonraki Meydan Okuma 
yine Viktorya Dönemi Bir  Kartpostal Olacak!

İlham Kaynağım Bu Resim
Here is my inspiration!
I took this image from Nena's Wonderful Vintage Blog
She's allowed me to use it!
Thank you Nena!
*-*
Bu resmi, Nena' nın muhteşem Vintage blogundan, 
onun izniyle alıntıdır!
Teşekkürler Nena!


I am going to be on another business trip for a couple days 
by this weekend!
I'll be blogging after my return!
Till then, take care of yourself!
My best wishes to you all!
♥♥♥

Bu haftasonundan itibaren bir kaç gün seyahatte olacağım.
İşi yanıma almayı planlıyorum ama ne kadar ilerlerim bilmem!
Neyse, hayırlısıyla dönüşümde ne yapabildiysem 
paylaşırım sizlerle şüphesiz.
Bloglarınıza uğrama şansım yok; 
o nedenle döndükten sonra görüşürüz artık...

Görüşene kadar kendinize iyi bakın 

♥♥♥ Sevgilerimle ♥♥♥

From Me / Biz Taraftan

$
0
0
My Adoptation - Uyarlamam...

Original Pattern - Orjinal Deseni

Dear All,

Due to the important issues of my own, I have been out of blogging land since a while! 
At the other hand, since the last post, whether I've received several wondering e-mails or comments  asking "How I am?" those made me so touched and feel valued!

Therefore,
 I've decided to make this post just saying thank you for the friendly attitude towards to me!
I am really appreciated!

But,
 I am still under such circumstances which keep me out of blogging as well!
I'll be disappeared for a while too!

About the stitching progress, 
 I am still dealing with Bonnet Girls as you see!
The background stitching and final touches are remaining only!

I'll be visiting your blogs once -  as soon as I can fix the issues!
Till then take care of yourselves,

With love,
Nurdan

Merhabalar,

Bir müddetten beridir blogda hem yayın yapmıyorum hem de blog ziyaretleri yapmıyorum. 
Bu çerçevede içinde sağlık, hastalık veya diğer nedenlerden dolayı bir problem olup olmadığını; (gerek yurtiçi gerek yurtdışında yaşayan dostlardan) soran çok sayıda e-mail, SMS ve yorum aldığım ve almakta olduğum için, bu yayını hazırlamak boynumun borcu oldu.

Öncelikle ilginize ve dostluğunuza sonsuz teşekkürler. Gerçekten kendimi önemli ve değerli hissettiren mesajlar herbiri...

Bildiğiniz gibi blog yazarlığı zaman, istek ve özveri gerektiriyor. 
Ben şimdilik bu koşullara uymakta zorlanıyorum.
O nedenle,
bu yayını, sizlere teşekkür etmek ve bu küçük açıklamayı iletmek için hazırladım.
Kuru bir yazı olmasın diye  de"Bonnet Kızları" uyarlamasında geldiğim noktayı paylaşıyorum.
Arka plan çarpıları ve bazı küçük detaylar dışında bitmiş sayılır.

Bu vesileyle herkese içinde huzur ve bereket olan hayırlı bir Ramazan dilerim.

Kendinize çok iyi bakın

Sevgiler 







Back to Blogging With Some Finishes - Biten İşlerle Geri Geldim

$
0
0
A "Berlin Woolwork" old pattern
It's pattern is given below
*-*
Berlin Yünişi olarak tercüme edilebilecek bir tekniğin 19. yy dan gelen bir desenini 
etamine geçirdim bu defa.
Yapmak isteyen olur diye de şablonu aşağıya ekliyorum.

This pattern is from the 19th Century

In details / Detaylı Olarak



Berlin Woolwork Samples / Berlin Yünişi Örnekleri





Colette's Birthday Gift has completed and delivered at last!
Sevgili Colette' nin hediyesinin son durumu bu ve kargolandı nihayet.


This small tablecloth has completed too!
Bu küçük masa örtüsü de bitti...

In detail /Detayı
 


New Purse /  Yeni biten kese

They are crocheting / Bunlar halihazırda örülüyor



Mom :) / Bu da annem (şu aralar hayatımızın başrolü ona ait)


Dear All,
After a couple months I've been back to blogging!
I'm going to be here regularly from now on!

In this post, I'd like to share what I have done while I was out of the blogland!

A warm welcome to the new reader of this humble blog!
 Hope you'll enjoy to be over here!

Wishing you all a very happy weekend!
From Istanbul with love!

PS : I've joined Pinterest a week ago!

*-*

Tekrar Merhabalar,

Blog dünyasından uzaktayken, yapıp bitirdiklerim ve yeni başlangıçlarla geri geldim.

Geçen birkaç aylık dönem ve şu aralar,
 kartpostallar ve kendi desenlerime konsantre olamıyorum. 
O nedenle çoktandır aklımda olan "Berlin Yünişi" tekniğine el attım ve 
çok da severek çalışıyorum.
Bir iki küçük iş daha yapabilirim bu şekilde sanırım, bakalım artık.
Elbette kendi desenlerime ve kartpostallara döneceğim, 
kartpostalları çoğaltmaya devam özetle.

Blogu izlemeye alan yeni okuyucularına sıcak bir hoşgeldiniz der; 
"Kadir Gecesi'nin hayırlara vesile olmasını dilerim.

Haftasonunuz çok güzel geçsin.

Sevgiler,

NOT: 1 haftadır Pinterest' teyim.
Merak ederseniz adresim bu

Let it be Love / Aşk, Dostluk ve Sevgi Hep Olsun...

$
0
0
Only a little progress
Still working on the inside borders!
Those little birds have taken from the below chart!

*-*
Dear All!
Valentine's Day has arrived!
Happy Valentine's Day!
What I wish for this year's Valentine Day is love for every of us!
So then, 
"Let it be LOVE"


Merhabalar,
Hala kartpostalın kenarlarıyla elleşmekteyim gördüğünüz gibi.
Dış kenarlar neredeyse tamam ama iç kenarların işi var daha.
Kullandığım ip oldukça kalın olduğundan etamin hafiften büzülmüş durumda ama işlendikçe düzelecek.
 O yüzden görüntü kirliliği geçici. 
Kenarlardaki kuşlar aşağıda verdiğim şablondan ödünç aldıklarım.
Bu şablonlardan yine aşağıda verdiğim linkte eser miktarda bulabilirsiniz.
Etaminine kuş figürü işlemeye bayılan kuşçular; hadi yine iyisiniz.

Gelelim günün ehemmiyetine;
Kurnaz tüccarlar, paranın kokusunu alırken bir kaç temanın sorgusuz sualsiz harcamaya yönlendireceğini keşfetmişler bittabi. 

Sevgililer günü bunlardan biri aslında.

Bu kurnaz tilkilerin ellerini oğuşturup bekledikleri
* Gözü aşktan kör olmuş aşıklar, 
* Hediye aldığında; karısının, "sen beni aldatıyorsun ondan hediye aldın değil mi?" 
diye sormayacağı yegane günü bekleyen çapkın kocalar,
 *Hadi hiç olmazsa bugün hediye alayım bari diyen biraz vurdumduymaz çiftlerden biri,
elbette...

Demek ki bunlardan da çok var ki Sevgililer Gününün girmediği delik kalmadı neredeyse.
Tamam kızmayın, hem hergün çiçek, hediye vs. hem de bugüne özel hediye alan "kadirşinas" eniştelerimiz de var biliyoruz. 
Hörmetler!

Her neyse, hediye kısmından arınırsa;  gerçek sevginin, aşkın (sadece bir insana duyulanından söz etmiyorum elbette) ve samimiyetin hergün hayatımızda var olmasını yürekten diliyorum.

Yılın hangi günü ya da ayı olduğuna bakmadan 
Her daim sevgiyle olun ve sevgiyle kalın...


*-*
Weird Valentine Day's Postcards
Bu kartpostalları da pek bir absürt buldum




TODAY - FROM OUR STREET
It has to be snow or at least rain but we have sunny and warm days instead!
It seems, Spring has come over here!




BUGÜN - BİZİM BURALARDAN
Bahar geldi mi ne?

Introducing Doortje / Laleler eşliğinde Doortje' yle Tanışın

$
0
0
Little Doortje
A Dutch Couple in their traditional costumes

Related my business schedule, I am going to be out of blogging for a while.
Therefore, I'd like to share this postcard's story before my departure!
Also, you'll find below some images from Istanbul and me !

Enjoy!


“DOORTJE”
Once upon a time, there was a very pretty little girl from a small Kingdom!

Her name was “Doortje” 
(it means a gift of God, a divine gift) 
She was indeed!

Her parent were expected having a baby for a long time and after 16 years, she’s born. 
It was like a miracle! Therefore, this name was given to her in order to emphasize how precious she is.

Despite being an only child, and getting whatever she likes or wants; did not make her a spoiled one!
 On the contrary, this pretty little girl, was becoming more compassionate, generous and helpful!

As per her family,
her father was a land-owner! He had the vast fields of tulip.  
Because of unbelievable price of one tulip bulb; the family was getting so rich! 
In tulip’s history that era known as Tulipmania*
(To be continued)

*TULIPMANIA
The Tulip were originally a wild flower growing in the Central Asia and were first cultivated by the Turks as early as 1,000 AD. The flower were introduced in the western Europe and the Netherlands in the 17th century by Carolus Clusius, a famous biologist from Vienna. In the beginning of the 17th century the tulip were staring to be used as a garden decoration beside the former medicinal purposes. It soon gained major popularity as a trading product, especially in Holland. The interest for the flower were hugh and bulbs were sold for unbelievable high prices. Botanists stared to hybridize the flower and they soon found ways of making it even more decorative and tempting specimens. Hybrids and mutations of the flower were seen as rarities and a sign of high status. In the months of late 1636 to early 1637 there was a complete "Tulipmania" in the Netherlands. Some examples could cost more than an Amsterdam house at this time. 
*-*
“DOORTJE”
Bir zamanlar çok çok uzaklarda küçük bir krallıkta çok sevimli bir kız yaşardı.
Bu küçük kızın adı "Doortje" ydi.

 Adının anlamı; Allah' ın Lütfu, hediyesi" demek olan bu küçük kız gerçekten de Allah' ın bir lütfuydu ailesi için.

Çünkü, evliliklerinin 16 yılı geride kaldıktan sonra, artık olmasından umut kesildiği bir zamanda dünyaya gözlerini açan çocuğun aileye katılmasıyla birlikte, onların da talihleri dönmüş, şans yüzlerine olanca ışıltısıyla gülümsemeye başlamıştı.

Doortje, evin tek çocuğu olmasına ve her isteği anında yerine getirilmesine rağmen, büyüdükçe daha da merhametli, yardımsever ve cömert hale gelmişti. 
Kalbi herkese ama özellikle yoksul ve kimsesizlere acıma ve yardım isteğiyle dolup taşardı.

Doortje' nin ailesine gelince; babası ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş lale tarlaları olan, zengin bir toprak sahibiydi. Lale çılgınlığının* olanca hızıyla yaşandığı; bir lale soğanına karşılık bir ev alınabildiği bu dönemde; yetiştirdiği  laleler nedeniyle, çok ama çok zenginleşmişti. 
(Devam edecek)

Tulipmania: (Lale Çılgınlığı)
Lale bitkisinin Avrupa'da yaygınlaşması; Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul'dan gönderilen bir lale soğanı ile mümkün olmuştur.Lale çılgınlığı, diğer adlarıyla Lale balonuLale spekülasyonu (Felemenkçe adıyla; Tulpenmanie, diğer adlarıyla Tulpomanie,TulpenwoedeTulpengekte ve BollengekteHollanda Altın Çağı'nda lale (Tulipa) soğanlarının fiyatlarının aniden aşırı derecede yükselip çöküşe geçtiği döneme verilen isim.[2] Şubat 1637’de Lale Çılgınlığı’nın doruk noktasında laleye dayalı sözleşmeler yetenekli bir zanaatkarın yıllık gelirinin 10 katına satılmıştır. Bu olay genelde tarihteki ilk spekülatif balon (veya ekonomik balon) olarak bilinir.[3] Lale çılgınlığı terimi günümüzde varlık fiyatlarının gerçek fiyatlarından sapmasını ifade eden bir benzetme olarak kullanılmaktadır.[4](wikipedia)
*-*



Images
 Istanbul Tulip's Festival
İstanbul Lale Festivali'nden Görüntüler








Anatolian Unique Tulips
Anadolu' nun Nadir Ters Laleleri
(Fritillaria imperialis)






A surprise 
I do not know how many of you are wondering about how I am looking like?  

Here I am :) 
I have not shared any of my photos because all the time I stand behind of  a camera!
This image was taken two days ago by Nursun as a snapshot , while we were on a skype conversation.
Ne menem bir zat olduğumu merak eden kaç kişi var aranızda?
Genelde kamera arkasında olan benim; çünkü hiç iyi fotograf vermemem.
Malzeme de iş yok ondan sanırım!

 O nedenle kamera önünü hiç sevmeyen biriyim. Vesikalık bile gerekli olduğundan çekiliyor; o derece yani....
Bu resim, Nursun' la bir skype görüşmesi yaparken onun çektiği anlık bir resim.
Yüzüme karşı aman bu muymuş? demeyin diye ve Esen' in dürtmesiyle koydum postun altına.

Meraklar giderilir mi dersiniz bu vesile Esen Hanım? 
Hakkımda başka sorusu ya da maruzatı olan el kaldırsın lütfen...

*-*
"Son söz"
Yarından itibaren bir müddet buradan sizinle haberleşemeyeceğim. 
O nedenle sık yayın yaptım bu aralar.
Umarım sizi çok sıkmamışımdır.
Tekrar görüşmek kısmet olursa sizinle paylaşacağım ilginç anlar olacaktır.

O zamana kadar kendinize çok iyi bakın.



Viewing all 189 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>